ABD ve İsrail'in İstanbul projesi meyvesini verdi ve hile ile 31 Mart yerel seçimlerinde, Türkiye’ye yönelik planlı bir darbe ve müdahale yapıldı. 15 Temmuz’u başaramayanlar, PKK ile Suriye üzerinden vuramayanlar, bu sefer seçimler üzerinden bir operasyon yaptı. Bu defa proje netti. Projenin ismi "İstanbul alınacak” Çünkü "Pensilvanya'dakinin" emri buydu. Ekrem İmamoğlu neye mal olursa olsun kazanacak gibi bir algı operasyonu yapılacaktı. Projelerine göre İstanbul alınırsa AK Parti hükümeti bitecek algısıyla halkın arasına "Fitne tohumları" ekilecek, böylece halkın AK Partiye olan desteği ve sempatisi minimize edilecekti. Gizli silahşorları ise yıllardır Türkiye’nin en lüks mekanlarında yaşayan Yahudi lobilerinden başkaları değildi.
FETÖ ve PKK unsurları, seçimden aylar önceden başlayarak milletimizin iradesini sabote etmeye dönük kapsamlı bir çalışma, organizasyon yürüttü ve hilekarlıkla bunu bazı ilerde de başardılar. Zaten FETÖ Terör örgütünün amacı da buydu. "Millet ittifakı" neye mal olursa olsun İstanbul’u almalıydı. İhanetçi lobiler halkın arasında dolaşarak fitne tohumlarını sokmaya çalıştılar. Ama asla ve asla başaramayacaklarının da farkındalar.
PKK’nın arkasında kim varsa, FETÖ’nün arkasında kim varsa, bu planlamanın arkasında da onlar vardır. Onlar kim; Elbette ABD ve İsrail Lobilerinin ve destekçileri. Bunu okuyucularıma söylemeden edemiyorum. Ekrem İmamoğlu'nu kim tanıyordu? Hiç kimse, birileri hariç, bunalar PKK, FETÖ’cüler ve onları kullananlar. Lobinin, isteği ve projesi buydu ve mesele seçim değil.
İstanbul projesidir. İkinci adımları ise benim yukarda belirtmiş olduğum gibi "Türkiye" dir. Mesele seçim değildi, İstanbul Büyükşehir belediye başkanının kim olacağı değildi, hangi partiden olacağı da değildi. Mesele çok daha büyüktü, İstanbul projesiydi ve "FETÖ" Terör örgütünün amacı ise buydu ve bu proje lehlerinde neticelenmelidir.
15 Temmuz’da İstanbul’u Anadolu’dan ayırma planı yapanlar bu sefer yeniden İstanbul üzerinden bir proje uyguladı. Başarılı olursa ardından Anadolu gelecekti. İkinci adım ise başlamış olacaktı. halkın arasına "Pahalılık ve işsizlik ve işten çıkarılma" gibi fitne tohumlarını ekmeye devam ediyorlar. Halkımızı AK Partiden koparmak, nefret duygularını artırmak ve "Erken Seçime" odaklama arzusundalar. Ama olmadı. Bunu da başaramayacaklar.
Ekrem İmamoğlu bu proje için önceden belirlenmişti. Birçok uluslu iradenin operasyonu aracıdır. Bu operasyon sadece Türkiye’ye yapılmakla kalmamış, CHP seçmenine de yapılmıştır gibi ifadeler yer almaktadır. Daha önceki makalemde de bahse konu olmuştu. "Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın düşmanlığı" ile "Kör olanlar" vatanın bölmesine ve parçalamasına göz yumacak kadar hainleşmişler. Her biri birer kahraman, vatansever ve kurtarıcı! kesilmiş. Vatan severlik bunun neresinde?
Erdoğan düşmanlığı ile "gözlerini kör eden" siyasi irade, maalesef, Türkiye’yi vuran bu projeye zemin hazırlamış, önünü de açmış durumda. Özellikle İYİ Parti ve Saadet Partisi’nin “vatansever” seçmeni oyuna getirilmiş, FETÖ ve PKK unsurlarının, onların Batılı patronlarının iradesine teslim edilmiştir gibi ifadeler yer almaktadır. Oysa yüz yıl sonra ayağa kalkan bir milletin iradesi kırılarak, yeniden vesayet altına alınmasına dönük çok büyük, tarihi bir mücadele yürütülürken, bu ülkenin milli unsurlarının bir kısmı da bu şekilde oyuna getirilmiştir. Ama bunları da başaramayacaklar.
Bu çevreleri PKK ve FETÖ ile aynı cepheye yerleştirip Selçukludan beri devam eden, siyasi genetiği felç etmeye dönük çokuluslu hesaplara kurban edenler ciddi biçimde sorgulanmalı ve arkası deşifre edilmelidir. Türkiye’de "Milli Egemenliğe müdahale edildi." Ekrem İmamoğlu, sahaya sürülüp, aylarca ince planlar yapanlar, sandıklara müdahale ederek, sandık kurulu başkanları listesine doğrudan müdahale ederek ve seçime hile karıştırarak kazandılar. YSK’nın ilgili kanununa göre 657’ ye tabii olan devlet memurlar ancak sandık başkanı ve görevlisi olabilir. Ama "Millet ittifakı" ne yaptı, normal sıradan insanları sandık başlarına diktiler ve ondan sonra olanlar oldu.
Bu örgütlü müdahale, demokrasiye, milli iradeye, seçmen iradesine müdahaledir. Türkiye’nin milli egemenliğine, bütünlüğüne, geleceğine müdahaledir ve bunun hesabı sanırım İstanbullu sandığa gidince vicdan muhasebesini yaparak oyunu rahat bir şekilde kullanarak verecektir. CHP ve Ekrem İmamoğlu, seçime müdahaleyi ve organize bir şekilde yolsuzlukları başından beri biliyorlardı.
Türkiye’yi aşan, siyasi iradeyi aşan, ülkemiz, milletimize, geçmişimize ve geleceğimize saldırılıyordu. Maalesef bu birilerince biliniyordu ve proje böyle yönlendiriliyordu. Bu haliyle; seçim öncesi başlayan, seçim sonuçlanıncaya kadar süren, hatta seçimden sonra bile devam eden örgütlenme, operasyon hakkında casusluk, terör, darbe ve milli güvenlik eksenli derin, kapsamlı bir soruşturma başlatılmalı ve arkasında da durulmalıdır diye düşünüyorum. Bana göre Ekrem İmamoğlu kimdir? Bunu siyasi irade iyi araştırmalıdır. Lobinin Projesi onu gösteriyordu ve bu proje kapsamında gerçekleşmiş oldu. Örneğimiz yerel seçimler kadar masum değildir. Örneğimiz siyasi iradeler ya da adaylarla sınırlı bir örnek değildir. Çok daha ciddi durumlarla karşı karşıya kalınmış bir konumunda gözükmektedir. Dolayısıyla insanlarımız gözünü açmalı. İstanbul seçmeni mutlak surette bu oyunu bozmalıdır diye düşünüyorum.
"TETÖ Terör örgütü" yıllarca sınav sorularını çalıp bu ülkenin çocuklarının haklarını gasp ettiğini çok iyi biliyoruz. Ve bu oyunlarında farkına varılıp müsebbipleri yargılanmaktadır. Bu seçimde oy çalıp milli iradeyi ve milli düşünceyi de gasp etmiş, birçok uluslu müdahaleyi sahaya sürmüştür gibi izlenimleri de unutulmamalıdır. Bu yüzden, 31 Mart seçimlerindeki bu örgütlü müdahale hakkında da 15 Temmuz davaları gibi soruşturmalar açılması zorunludur. Çünkü mahiyeti aynıdır. Hedefi Türkiye’dir. Bunu yazmadan edemiyorum ve böyle bir müdahale, yani soruşturma kapsamı genişletilerek, o zaman bakınız ABD'ye kimler kaçacaklar hep beraber göreceğiz.
Yüksek Seçim Kurulu, İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı seçimini 7ye 4 olarak ret etmesi ve bu operasyonu tespit ederek iptal etmiştir. Türkiye adına, ülkemiz adına doğru bir karardır diye düşünmekteyim. Hiçbir şey İstanbul’dan ve Türkiye’den üstün değildir ve bu böyle zihinlerde yer edinmelidir. Bu aşamadan sonra sokak hareketine girişenler olursa, doğrudan Türkiye’ye karşı harekete geçmiş olacaklar, işte o zaman seçimler üzerinden yapılan çokuluslu müdahalenin gerçek boyutu da ortaya çıkmış olacaktır. Bakalım, bu sefer kimler ABD’ye kaçacak ve "Pensilvanya da" kimler sahiplenecek. Allah her şeyi bilendir ve bizim için önemlidir. Çocuklarınızın yarınlarını ve aydınlık geleceklerini düşünerek oyunuzu kullanmanızı öneriyorum. Halkımızın iradesine saygımız sonsuzdur. Başkan Recep Tayyip Erdoğan ne diyor, ‘’bu halk eğer bizi seçmişse, bizlerde sonsuza kadar kendi irademizle halkımızın yanındayız’’
Sevgi ve Saygılarımlar. |