|
|||
![]() |
Vehbi Korkutata ile Dobra Dobra | ||
Vehbi KORKUTATA | |||
vehbi_korkutata@hotmail.com | |||
Araştırmacı Gazeteci Yazar Vehbi Korkutata, Türkiye’nin Suriye üzerindeki son politikasını yorumlarken Dünya’nın gözü Türkiye’de, Ülkemizi kaynatmaya çalışsalar dahi büyüme devam ediyoruz İnşallah senaryoya alet olmayız diye uyarılarda bulundu. Ahmet Karagöz: Sayın Korkutata, Araştırmacı bir gazeteci olarak Türkiye son günlerde nereye gidiyor? Vehbi Korkutata: Türkiye on dört yıl aradan sonra kendisini tanımasıyla dünya çalkalandı, Türkiye’nin büyümesini hazmedemiyorlar. Ülke büyüyor, dünyanın kalbi Türkiye’de atıyor, ülkemiz Dünya’ya nazaran tam bir cennet, hedef büyüdükçe gözler ülkemize çevriliyor, Türkiye iki bin yirmi üç yılında özgürlüğüne kavuşuyor. Dünya’nın gözü Türkiye’de, çünkü ülkemiz kalkınıyor ve büyümeye de devam ediyor. Ahmet Karagöz: Suriye ve diğer politikalarımız hakkında neler söylersiniz? Vehbi Korkutata: ABD ve İsrail ortalığı karıştırarak Suriye üzerinden senaryo düzenlemek istiyor. Rusya kendisine hava sahasını açmak için yer arıyor, hazırda Suriye’de savaş varken tam vurma zamanı ve zaman kaybetmeden Suriye’yi bombalamaya başladı. Burada amaç farklı, maksat; Türkiye’yi savaşa zorlamak. Müttefiklerimize çağrımız, Türkiye'nin terör örgütü olarak tanımladığı bir örgütle yan yana durulmaz ve durursanız Türkiye bunun için her türlü tedbiri, şiddet dozunu arttırarak ulusal güvenliğini sağlamak amacıyla alır. "Hafta sonundan bu yana Halep'in kuzeyinde PYD hedef alınıyor. Türkiye savaşa mı gidiyor" Türkiye'nin savaşa girmediğini, bütün gelişmelerin kendi tarihsel arka planı içerisinde okunması gerekmektedir. Güvenlik güçlerinin müdahalelerinin, bölgede Türkiye'yi savaşa sokmak, orada bir oldubitti yaratmak isteyenlere karşı alınması gereken zorunlu güvenlik tedbirleri alınması söz konusudur. Ahmet Karagöz: Suriye’nin güvenlik sorunu nasıl aşılacak? Vehbi Korkutata: Suriye’de çok ağır bir güvenlik sorunu var. Türkiye'nin bu komşu ülkesiyle bir sınırı var ve bu sınır içerisinde de uzun zamandan beri gözlemlediğimiz gelişmeler, PYD, YPG, Esad rejimi, Rusya'nın hareketleri Türkiye'yi neredeyse sınırının sıfır noktasına kadar uzanacak bir güvenlik problemiyle karşı karşıya bırakıyor. Zaten bu mülteci akını sebebiyle, bu geçişler yüzünden istendiği kadar tedbir alınsa bile tam kontrol sağlanamıyor. Irak'ta Musul'dan Suriye'de Halep'e kadar bir çizgi çekildiğinde ve o çizginin Türkiye'ye bakan yüzündeki her türlü oluşumu Türkiye'nin bir ulusal güvenlik meselesi olarak değerlendirmesi zaruridir. Ahmet Karagöz: YPG’nin Azez’in doğusuna geçmek istemesi konusunda düşüncelerinizi alabilirmiyim? Vehbi Korkutata: YPG'nin Azez'in doğusuna geçmeye çalışması ve Fırat'ın batısına geçmeye çalışması Türkiye açısından kırmızı alarm durumudur. Azez'in Halep ile Türkiye arasındaki insani yardım koridorunun boğazı durumunda olduğunu, Halep bölgesindeki koridorun kesilmesinin insani yardımın ulaşamaması ve çok daha sayıda insanın katliamla baş başa kalması anlamına geldiğinin bir göstergesidir. Ahmet Karagöz: YPG Kimdir? Vehbi Korkutata: YPG, PYD şu anda Suriye Kürtleri adına değil, Esad rejimi adına hareket eden bir paralı organizasyonudur, Türkiye'nin sınırın sıfır noktasında bir güvenlik riskiyle karşı karşıya kalmak istenmeme arzusu ve orada güvenliği sağlayacak bir derinliğe ihtiyaç duyulmasıdır. Ahmet Karagöz: Suriye üzerinden bir savaşa mı giriliyor? Vehbi Korkutata: Suriye bölgesinde bir devlet veya bir devlet otoritesi, ulusal bir ordu, bir güvenlik sistemi yok. Hani şimdi birileri bu tedbirleri alıyoruz diye ‘’Türkiye savaşa mı gidiyor’’ diyorlar. Tam tersine Türkiye herhangi bir oldubittiyle karşı karşıya kalmasın, kendisinin savaştan uzak durma konusundaki iradesini sağlam tutabilsin, herhangi bir güvenlik problemi sebebiyle bir maceranın içerisine sürüklenmesin diye atılan sağlam adımlardır. Dolayısıyla, olayın tarihini ve bugününü iyi okuduğumuzda bu atılan son adımların, güvenlik tedbirlerinin adeta bir terörle mücadele gibi değerlendirilmesi gerekir. Azez'in düşmesine izin verilmemek reel anlamda nasıl olabilir. Burada kara operasyonuve Türkiye düşünüyor mu? Sorusu, Sanırım Başbakan Ahmet Davutoğlu böyle bir oyuna alet olmayacağını düşünüyorum. Kara harekâtı meselesinde daha önce de açıklanan bir şey var. Kara harekâtı Türkiye'nin ancak koalisyon güçleriyle ortak karar verebilmesidir. Bunu da bilmelerinde yarar görmekteyim; Türk askeri önünde hiçbir engel tanınmaz.Türkiye tek başına oturup kara harekâtı yapacak değil Suriye topraklarında Türkiye’nin gözü yok, ama komşu olma hasebiyle başkasına teslim edilmez diye düşünmekteyim. Ahmet Karagöz: Müttefiklerimiz destek veriyorlar mı? Vehbi Korkutata: Müttefiklerimize çağrımız, Türkiye'nin terör örgütü olarak tanımladığı bir örgütle yan yana durmayınız. Durursanız Türkiye bunun için her türlü tedbiri şiddet dozunu arttırarak ulusal güvenliğini sağlamak amacıyla alır. Nedir bu? Burada bu topçu atışından başka unsurlara kadar her şey devreye girebilir. Sizin kara harekâtı dediğiniz şey çok tanımlı, yani bir ülke toprağının içerisine girip orada kalmak, orada belli operasyonlar yapmak şeklinde bir şey. Türkiye’nin o bağlamda, o tanım anlamında oraya karşı bir kara harekâtı söz konusu olamaz. Ama zaman zaman çeşitli güvenlik sebepleriyle tabii ki giriliyor, çıkılıyor. En son Süleyman Şah Türbesi olayında kamuoyunun çok iyi duyduğu gibi bunlar olabilir. Bunlar olur mu, olmaz mı o ayrı ama olabilir bu seçenekler AK Parti hükümetinin masasındadır. Çünkü Türkiye o hat içerisinde birden çok terör örgütüyle karşı karşıya. Aslında her ne kadar YPG bir terör örgütü değildir söylese bile; ABD’de bunların terör örgütü olduğunu pekâlâ biliyor ve alınan önlemlerin YPG adlı terör örgütünün sınır komşusu olmasını engellemek bakımından gerekli olduğunu, bugün bütün muhalefetin hükümetin arkasında olması gerektiğini düşünüyorum. Ahmet Karagöz: Bunlar Durdurulmadığı zaman neler olabilir? Vehbi Korkutata: Türkiye YPG'yi vurmadığı takdirde insani yardım koridorunun kesileceğini ve Halep'ten oluşan göç dalgasının Türkiye topraklarıyla sınırlı kalmayacağını, Akdeniz'i aşarak Berlin'i, Londra'yı ve diğer başkentleri ilgilendiren bir unsur haline geleceğidir. Suudi Arabistan ve Türkiye DAEŞ'e karşı ortak adım atmayı düşünüyor mu?Uluslararası koalisyon düzeyinde bir değerlendirme olursa olur. Birtakım uçaklar geldi, bunu hemen oraya bir müdahale gibi algılıyor. O hava eğitimi çerçevesinde geldi. Diğer alanlarla ilgili birtakım prensiplerin görüşülmesi söz konusudur. Ahmet Karagöz: Suudi Arabistan ve İran ilişkilerinde göz önüne alındığında bizim durumumuz nedir? Vehbi Korkutata: Suudi Arabistan ve İran ilişkilerinde Türkiye'nin pozisyonuyla ilgili de iki ülkeyi de önemsediklerini, herhangi bir şekilde bir mezhepler arası fay hattını tetikleyebilecek, mezhepler arası bir bloklaşma anlamına gelebilecek tutumlardan kaçınmak gerektiğinin bir göstergesidir.‘’Türkiye’nin şu anda stratejik vizyonunda Suudi Arabistan'ın tanımı nedir? Türkiye ile Suudi Arabistan Suriye'de ortak adım atacak mı’’? Ortak prensiplerde karar verildiğinde geçmişte adım atıldı, bugün de ortak prensipler üzerinde çalışılıyor pek çok konuda. Suudi Arabistan son derece önemli bir ülke. Türkiye ile Suudi Arabistan oturup, ikili karar verip bir kara harekâtı adımı atacak diye bir şey tabii ki söz konusu değil. Bu koalisyon içerisinde değerlendirilen bir şey. Suudi Arabistan cephesinden bakıldığında da iyi değerlendirmek gerekir. Suudi Arabistan'ın da öyle bir girişimi olduğunu düşünmüyorum, Ahmet Karagöz: Türkiye bu senaryolara alet olur mu? Vehbi Korkutata: İnşallah Türkiye böyle bir senaryoya alet olmayacaktır. Takdir AK Parti hükümetinin ve ana muhalefetin vereceği karardır, yani kısacası karar veren yer TBMM’dir. Ahmet Karagöz: Sayın Korkutata, vermiş olduğunuz bilgilerden dolayı teşekkür ederiz. Vehbi Korkutata: Konunun ehemmiyeti açısından dilimizin döndüğünce düşüncelerimi sizlerle paylaşmaya çalıştım umarım faydalı olmuştur. Bende yayın hayatınızda başarılar dilerim. |
|||
Etiketler: Vehbi, Korkutata, ile, Dobra, Dobra, |
|